DENİZYOLU TAŞIMACILIĞI

Denizyolu taşımacılığı, insanların ve yüklerin denizler üzerinde gemilerle taşındığı bir taşımacılık yöntemidir. Tarih boyunca denizyolu taşımacılığı, ticaretin ve kültürel etkileşimin önemli bir parçası olmuştur.

Deniz yolu taşımacılığının en iyilerinden MSK GLOBAL LOJİSTİK ile çalışabilirsiniz.

Neden MSK Global?

  1. Deneyim ve Uzmanlık: MSK Global, denizyolu taşımacılığı konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Uzman kadrosu, müşterilerin ihtiyaçlarına özel çözümler üretmektedir.
  2. Kapsamlı Ağ: MSK Global, dünya genelindeki limanlarla güçlü bir işbirliği ağına sahiptir. Bu sayede, müşterilerine her zaman en uygun rotaları ve fiyatları sunabilmektedir.
  3. Güvenilirlik ve Güvenlik: MSK Global, müşterilerinin yüklerini güvenle taşımak için en modern güvenlik önlemlerini uygulamaktadır. Güvenilirlik ve müşteri memnuniyeti, şirketin önceliklerinden biridir.
  4. Maliyet Etkin Çözümler: MSK Global, müşterilerine maliyet etkin çözümler sunarak, ticari rekabet avantajı sağlamaktadır. Ekonomik fiyatlarla yük taşımacılığı için MSK Global tercih edilir.

MSK Global ile çalışarak, denizyolu taşımacılığı alanında endişelerinizi geride bırakın ve işinize odaklanın. Güvenilir, hızlı ve maliyet etkin çözümler için bugün MSK Global ile iletişime geçin. https://msk-global.com.tr/

  • +90 506 657 25 06 Deniz/Hava/Kara İş Geliştirme ve Pazarlama Sorumlusu
  • +90 552 345 25 06 Karayolu Parsiyel ve Mobilya Sevkiyat Sorumlusu
  • +90 541 552 25 06 İhracat, Muhasebe Finans Sorumlusu
  • +90 501 376 25 07 Operasyon ve Dağıtım Sorumlusu
  • +90 507 921 25 06 Siteler Depo ve Yükleme Sorumlusu
  • +90 530 954 00 87 Yurt Dışı & Yurt İçi Operasyon

Günümüzde de dünya ticaretinin büyük bir kısmı denizyoluyla gerçekleşmektedir. İşte denizyolu taşımacılığı hakkında daha fazla bilgi:

  1. Tarihçe: Denizyolu taşımacılığı, insanlık tarihinin en eski taşımacılık yöntemlerinden biridir. İlk insanlar, sucul yolları kullanarak avlanmak ve ticaret yapmak için denizleri kullanmışlardır. Antik çağlarda, büyük medeniyetler ticaret gemileriyle Akdeniz ve diğer denizlerde faaliyet göstermişlerdir.
  2. Teknolojik Gelişmeler: Denizcilik teknolojisi zamanla büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Yelkenli gemilerden, buharlı gemilere; buharlı gemilerden, dizel ve nükleer güçle çalışan devasa konteyner gemilerine kadar birçok evrim geçirmiştir. Bu teknolojik gelişmeler, gemilerin hızını, kapasitesini ve güvenliğini artırmıştır.
  3. Küresel Ticaretin Belkemiği: Denizyolu taşımacılığı, küresel ticaretin belkemiğini oluşturur. Dünya genelinde üretilen malların büyük bir kısmı deniz yoluyla taşınır. Petrol, doğalgaz, kömür gibi enerji kaynaklarından, elektronik eşyalara; gıda maddelerinden, otomobillere kadar birçok ürün, denizyoluyla taşınır.
  4. Ekonomik Etkiler: Denizyolu taşımacılığı, ekonomik büyümeyi ve küresel ticareti teşvik eder. Ticaret hacmindeki artışlar, limanların ve denizcilik endüstrisinin gelişmesine katkıda bulunur. Aynı zamanda, denizyolu taşımacılığı düşük maliyetleriyle bilinir, bu da tüketicilere daha uygun fiyatlar sunulmasını sağlar.
  5. Çevresel Etkiler: Ancak, denizyolu taşımacılığı çevresel etkilere de sahiptir. Gemilerin egzoz gazları, deniz kirliliğine ve karbon emisyonlarına yol açabilir. Bu nedenle, çevre dostu gemi teknolojileri ve sürdürülebilir taşımacılık uygulamaları giderek daha önemli hale gelmektedir.
  6. Güvenlik: Denizyolu taşımacılığı, gemi ve mürettebatın güvenliği açısından da önemlidir. Denizlerde yaşanan kazalar, gemi batmaları ve korsanlık gibi güvenlik endişeleri sektörün sürekli olarak dikkatini çeker.
  7. Ulusal ve Uluslararası Düzenlemeler: Denizyolu taşımacılığı, ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli düzenlemelere tabidir. Bu düzenlemeler gemi emniyeti, liman güvenliği, çevre koruma ve mürettebatın hakları gibi konuları kapsar.

Denizyolu taşımacılığı, insanlığın ticaret ve kültürel etkileşiminin temel unsurlarından biri olarak tarihsel bir öneme sahiptir. Günümüzde de dünya ticaretinin vazgeçilmez bir parçası olarak varlığını sürdürmektedir.

Elbette, daha kapsamlı bir metin oluşturalım.

Denizyolu Taşımacılığının Tarihçesi ve Gelişimi

İnsanlık tarihinde denizyolu taşımacılığı, en eski ve en önemli ulaşım yöntemlerinden biridir. İlk insanlar, su yollarını keşfederek avlanmak, göç etmek ve ticaret yapmak için denizleri kullanmışlardır. Antik çağlarda, Fenikeliler, Yunanlılar ve Romalılar gibi medeniyetler, Akdeniz’i ticaret yolu olarak kullanmışlardır. Yelkenli gemiler, bu dönemde ticaretin ve kültürel etkileşimin önemli bir parçası haline gelmiştir.

Ortaçağ boyunca, deniz yolu ticareti Avrupa’nın zenginliğini artırmıştır. Keşif çağıyla birlikte, deniz yolu ticareti daha da önem kazanmış ve dünya geneline yayılmıştır. Christopher Columbus, Vasco da Gama ve diğer kaşifler, yeni ticaret rotaları keşfederek deniz yolu ticaretini büyütmüşlerdir.

Sanayi Devrimi ile birlikte, denizcilik teknolojisi büyük bir dönüşüm geçirmiştir. Buharlı gemiler, yelkenli gemilerin yerini almış ve denizyolu taşımacılığını daha hızlı ve verimli hale getirmiştir. Sonrasında ise dizel motorlar ve nükleer güç, gemilerin daha da güçlenmesini sağlamıştır. Günümüzde, devasa konteyner gemileri dünya ticaretindeki en büyük aktörlerden biridir.

Denizyolu Taşımacılığının Önemi ve Etkileri

Denizyolu taşımacılığı, küresel ekonominin belkemiğini oluşturur. Dünya genelinde üretilen malların büyük bir kısmı deniz yoluyla taşınır. Petrol, doğalgaz, kömür gibi enerji kaynaklarından, elektronik eşyalara; gıda maddelerinden, otomobillere kadar birçok ürün, denizyoluyla taşınır. Bu, farklı ülkeler arasındaki ticareti ve ekonomik büyümeyi teşvik eder.

Denizyolu taşımacılığı, aynı zamanda çevresel etkilere sahiptir. Gemilerin egzoz gazları, deniz kirliliğine ve karbon emisyonlarına neden olabilir. Bu nedenle, çevre dostu gemi teknolojileri ve sürdürülebilir taşımacılık uygulamaları giderek daha önemli hale gelmektedir. Birçok ülke ve uluslararası kuruluş, denizcilik endüstrisini çevreye duyarlı hale getirmek için çeşitli düzenlemeler ve teşvikler uygulamaktadır.

Denizyolu taşımacılığı, ekonomik ve ticari avantajlarının yanı sıra kültürel etkileşimi de teşvik eder. Farklı ülkeler arasındaki ticaret ve turizm, insanlar arasında kültürel alışverişi artırır ve uluslararası ilişkileri güçlendirir.

Ancak, denizyolu taşımacılığının bazı zorlukları da vardır. Güvenlik endişeleri, deniz kazaları, gemi batmaları ve korsanlık gibi sorunlar sektörün sürekli dikkatini çeker. Bunun yanı sıra, ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli düzenlemelere tabi olmaları da denizcilik şirketleri için bir zorluktur.

Sonuç olarak, denizyolu taşımacılığı, insanlık tarihinde ve günümüzde önemli bir rol oynamaktadır. Ticaretin, ekonominin ve kültürel etkileşimin temel unsurlarından biri olarak, deniz yolu taşımacılığı önümüzdeki yıllarda da dünya ticaretinin vazgeçilmez bir parçası olmaya devam edecektir.

DAHA FAZLA

Kalkınma Yolu Projesi

Basra Körfezi, Orta Doğu’da bulunan önemli bir petrol ve ticaret merkezidir. Bölgenin ekonomik potansiyeli oldukça yüksek olmasına rağmen, demiryolu altyapısı konusunda ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Avrupa’nın bu bölgeye demiryolu kalkınması konusunda katkı sağlaması, hem bölge ülkeleri hem de Avrupa için önemli faydalar sağlayacaktır.

Demiryolu taşımacılığı, çevre dostu bir ulaşım yöntemi olması nedeniyle günümüzde giderek daha fazla tercih edilmektedir. Bu nedenle Basra Körfezi’nde demiryolu ağının genişletilmesi ve modernize edilmesi, petrol ve diğer ticari malzemelerin daha verimli bir şekilde taşınmasına olanak tanıyacaktır. Bu durum bölgedeki ekonomik faaliyetleri canlandıracak ve ticaret hacmini artıracaktır.

Avrupa’nın bu alanda yapacağı yatırımlar ile sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi açıdan da kazançlar elde edilecektir. Böylelikle Basra Körfezi ülkelerinin içinde bulunduğu siyasi istikrarsızlık ortamından uzaklaşmalarına yardımcı olunabilecek ve böylelikle bölgede barış ortamının tesis edilmesine katkı sağlanabilecektir.

Ayrıca, Avrupalı firmaların bu projelerde yer almasıyla teknoloji transferine olanak tanınacak ve bölgenin alt yapı gelişimine destek olunabilecektir. Bu da iş imkanlarının artmasını sağlayacak ve böylelikle sosyal refah seviyesinin yükseltilmesine olanak sağlayacaktır.

Demiryolu ağının geliştirilmesiyle birlikte bölgedeki lojistik süreçlerin daha hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi mümkün olacak. Bu da ticaretin canlanmasını sağlayacak ve bölgenin ekonomik büyümesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca, demiryolu taşımacılığıyla deniz taşımacılığına göre daha düşük maliyetlerle malzeme taşınabileceği için ticari faaliyetlerde daha rekabetçi olunabilecektir.

Bununla birlikte, demiryolu ağının genişletilmesiyle beraber sınırlar arası işbirliği de artacaktır. Bu işbirliği sayesinde Basra Körfezi ülkeleri birbirleriyle daha yakın ilişkiler kurarak ekonomik entegrasyonu güçlendirebileceklerdir. Ayrıca, Avrupa’nın da bu işbirliğine katılmasıyla bölgenin Avrasya ulaştırma koridorunda önemli bir nokta haline gelme potansiyeli bulunmaktadır.

Ancak, demiryolu kalkınması için bazı zorluklarla karşılaşılabilir. Bölgedeki güvenlik sorunu ve siyasi istikrarsızlık gibi faktörler projelerin başarısını etkileyebilir. Bu nedenle hem Basra Körfezi ülkelerinin hem de Avrupa’nın bu konuda sağlam politikalar benimsemesi önemlidir.

Sonuç olarak, Basra Körfezi’nde demiryolu kalkınmasının gerçekleştirilmesi büyük faydalar getirecektir. Hem bölge ülkelerinin hem de Avrupa’nın ekonomisine katkıda bulunan bu projeler, aynı zamanda siyasi istikrarın sağlanmasına ve sosyal refah seviyesinin yükseltilmesine olanak tanıyacaktır. Ancak bunun için güvenlik sorunu gibi zorlukların aşılması gerekmektedir.

DAHA FAZLA

Eğitim


Eğitim Sisteminde Yenilikler ve Tartışmalar: Öğrenci Merkezli Yaklaşımlar ve Dönüşüm Çabaları

Günümüzde eğitim, toplumların gelişiminde ve dönüşümünde kritik bir rol oynamaktadır. Eğitim sistemleri, değişen toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilmek ve bireyleri geleceğin karmaşık dünyasına hazırlamak için sürekli olarak yenilenmektedir. Ancak, bu yenilikler sıklıkla tartışmalara yol açmakta ve farklı paydaşlar arasında çeşitli görüş ayrılıklarına neden olmaktadır.

Son yıllarda, eğitimde öğrenci merkezli yaklaşımların önemi giderek artmaktadır. Geleneksel eğitim modelleri, genellikle öğretmenin bilgiyi aktardığı ve öğrencilerin pasif bir şekilde bu bilgiyi almak zorunda olduğu bir yapıya sahiptir. Ancak, öğrenci merkezli yaklaşımlar, öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve yeteneklerine daha fazla odaklanmayı ve onların aktif katılımını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, proje tabanlı öğrenme, problem çözme becerilerinin geliştirilmesi, eleştirel düşünme ve işbirliği gibi becerilerin önemi vurgulanmaktadır.

Öte yandan, eğitim sistemlerindeki dönüşüm çabaları sık sık tartışmalara neden olmaktadır. Özellikle, değerlendirme ve sınav sistemlerindeki değişiklikler, öğretmen eğitimi ve mesleki gelişim, eğitim teknolojilerinin entegrasyonu gibi konularda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazıları, geleneksel ölçme ve değerlendirme yöntemlerinin öğrencilerin gerçek yeteneklerini yeterince yansıtmadığını ve bu nedenle yeniliklere ihtiyaç olduğunu savunurken, diğerleri ise bu tür değişikliklerin eğitim kalitesini düşürebileceğinden endişe etmektedir.

Eğitimde teknolojinin rolü de giderek artmaktadır. Akıllı tahtalar, çevrimiçi eğitim platformları, dijital araçlar ve uygulamalar, öğrenme deneyimini zenginleştirmekte ve öğrencilere daha fazla özgürlük ve esneklik sağlamaktadır. Ancak, teknolojinin eğitimdeki etkisi konusunda da çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bazıları, teknolojinin öğrenmeyi destekleyici bir araç olarak kullanılmasının önemini vurgularken, diğerleri ise teknolojinin eğitimde insan temasının yerini alabileceğinden endişe etmektedir.

Sonuç olarak, eğitim sistemindeki yenilikler ve tartışmalar, toplumların geleceğini şekillendiren önemli bir alanı oluşturmaktadır. Öğrenci merkezli yaklaşımların ve teknolojinin doğru şekilde entegre edilmesi, eğitimde dönüşümün başarılı olması için önemli adımlardır. Ancak, bu süreçte, farklı paydaşların görüşlerinin dikkate alınması ve işbirliği yapılması da gerekmektedir. Bu şekilde, eğitim sistemi, her bireyin potansiyelini gerçekleştirebileceği, adil ve kapsayıcı bir ortam haline gelebilir.

DAHA FAZLA

Karayolu Lojistiği Nedir?

Karayolu Lojistiği Nedir?

Karayolu lojistiği, mal ve hizmetlerin bir noktadan diğerine taşınması sürecinde karayolu ağının kullanılmasıyla ilgili olan lojistik faaliyetlerin bütünüdür. Bu süreç, kamyonlar, tankerler veya diğer karayolu taşıma araçları kullanılarak gerçekleştirilir. Karayolu lojistiği, tedarik zincirinin önemli bir parçasıdır ve ürünlerin tedarikçiden müşteriye ulaştırılmasında kritik bir rol oynar.

Avantajları:

  1. Esneklik: Karayolu taşımacılığı, diğer taşıma modlarına göre daha esnek bir seçenek sunar. Araçların farklı rotalara yönlendirilmesi ve acil durumlara hızlı tepki verilmesi mümkündür.
  2. Hızlı Teslimat: Karayolu taşımacılığı, kara yollarının yaygın ve erişilebilir olması nedeniyle hızlı teslimat imkanı sağlar. Özellikle kısa mesafeli taşımalarda tercih edilir.
  3. Maliyet Etkinliği: Karayolu taşımacılığı, diğer taşıma modlarına göre genellikle daha düşük maliyetlidir. Özellikle küçük ölçekli işletmeler için ekonomik bir seçenektir.
  4. Takip Edilebilirlik: Karayolu taşımacılığı, modern teknoloji kullanılarak taşıma sürecinin tamamen izlenebilir olmasını sağlar. Bu sayede gönderilerin yerini ve durumunu takip etmek kolaylaşır.
  5. Araç Kapasitesi: Karayolu taşımacılığı, çeşitli tipte ve boyutta araçların kullanılabilmesi sayesinde geniş bir yelpazede yük taşıma kapasitesi sunar.

Zorlukları:

  1. Trafik ve Gecikmeler: Karayolu taşımacılığında sıkça karşılaşılan bir zorluk, trafik ve yol şartlarından kaynaklanan gecikmelerdir. Bu durum, teslimat sürelerinin güçlük çekmesine neden olabilir.
  2. Çevresel Etkiler: Karayolu taşımacılığı, karbondioksit emisyonları gibi çevresel etkilere neden olabilir. Bu nedenle, çevre dostu alternatiflerin tercih edilmesi önemlidir.
  3. Güvenlik Riskleri: Karayolu taşımacılığında yüksek hırsızlık ve güvenlik riskleri vardır. Özellikle değerli yüklerin taşınması durumunda ek güvenlik önlemleri gerekebilir.
  4. Personel Maliyetleri: Nitelikli sürücülerin bulunması ve eğitilmesi, karayolu taşımacılığı işletmeleri için ek maliyetler oluşturabilir.
  5. Ticaret Engelleri: Farklı ülkeler arasında farklı taşıma kuralları ve ticaret engelleri olabilir, bu da uluslararası karayolu taşımacılığını zorlaştırabilir.

Fiyatları:

Karayolu taşımacılığı fiyatları, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Mesafe, yükün hacmi ve ağırlığı, taşıma süresi, araç tipi ve güzergah gibi faktörler fiyatları etkiler.

Sıkça Sorulan Sorular:

  1. Karayolu taşımacılığının avantajları nelerdir?
  2. Karayolu taşımacılığında fiyatlar nasıl belirlenir?
  3. Karayolu taşımacılığında güvenlik önlemleri nelerdir?
  4. Uluslararası karayolu taşımacılığı nasıl gerçekleştirilir?
  5. Karayolu taşımacılığında sigorta nasıl yapılır?

Genel Değerlendirme:

Karayolu lojistiği, esnekliği, hızı ve maliyet etkinliği gibi avantajlarıyla önemli bir taşıma yöntemidir. Ancak trafik sorunları, çevresel etkiler ve güvenlik riskleri gibi zorluklar da göz önünde bulundurulmalıdır. Doğru planlama, teknolojik yeniliklerin kullanımı ve etkin yönetim, karayolu taşımacılığından maksimum fayda sağlamayı mümkün kılar.

DAHA FAZLA

Oto Beyin – 2.El Oto beyni – İkinci el oto beyni – Oto Beyni Ankara – Oto Beyni İstanbul – Oto Beyni Bursa – Oto Beyni İzmir

İkinci El Oto Beyni Tedarik Hizmetlerimiz ile sorunlarınızı hızlıca çözüyoruz. Müşterilerimize kodunu verdiği oto yedek parçayı hızlıca tedarik edip teslim ediyoruz.

+90 533 692 1990 Whatsapp hattımıza Marka Model ve Parça bilgisi ve numarası iletmeniz halinde hızlıca güvenli garantili tedarik edilmektedir. beyni,

Motor Beyni konusunda Yapay Zeka Makalesi


İkinci el araba beyni (motor kontrol ünitesi – ECU) satın almak, maliyet tasarrufu sağlayabilir ancak dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır. İşte ikinci el araba beyni satın alırken göz önünde bulundurmanız gereken bazı hususlar:

  1. Uyumluluk: Satın almayı düşündüğünüz ECU’nun aracınızla tamamen uyumlu olduğundan emin olun. Aracınızın marka, model, yıl ve motor tipi ile uyumlu olmalıdır.
  2. Durum ve Geçmiş: ECU’nun geçmişi hakkında bilgi sahibi olmaya çalışın. Daha önce bir arıza nedeniyle mi değiştirildi, hasar gördü mü gibi bilgileri öğrenmek önemlidir.
  3. Garanti: İkinci el bile olsa bazı satıcılar kısa süreli garanti sunabilir. Garanti, ürünü test edip doğru çalıştığından emin olmanız için size zaman tanır.
  4. Fiyat Karşılaştırması: Farklı satıcılardan fiyat alarak karşılaştırma yapın. Ancak en ucuz seçeneğin her zaman en iyi seçenek olmadığını unutmayın.
  5. Satıcının Güvenilirliği: Güvenilir ve iyi bir üne sahip satıcılardan alışveriş yapın. Müşteri yorumlarını okuyun ve satıcının geçmiş performansını değerlendirin.
  6. Kurulum ve Kodlama: ECU’nun araca kurulumu ve kodlanması gerekebilir. Bu işlemler için yetkili bir servise başvurmak en güvenli yol olacaktır.
  7. Test ve Kontrol: Satın aldıktan sonra ECU’yu araca takmadan önce test ettirin. Özellikle elektronik parçaların doğru çalıştığından emin olun.
  8. Orijinal Parçalar: Mümkünse orijinal parça olduğundan emin olun. Yan sanayi parçalar bazen sorun çıkarabilir.

Bu noktalara dikkat ederek ikinci el bir araba beyni satın almak, arabanızın performansını korumanıza ve maliyetlerinizi düşürmenize yardımcı olabilir.

DAHA FAZLA

AYLIK İHRACAT RAKAMLARI

Aylık İhracat Rakamları: Ülke Ekonomisine Yön Veren Değerlendirme

Giriş:
Her ay açıklanan ihracat rakamları, bir ülkenin ekonomik sağlığını gösteren önemli göstergelerden biridir. Bu rakamlar, ülkenin uluslararası ticaretteki performansını, dış ticaret dengesini ve ekonomik büyüme trendlerini belirlemede kritik bir rol oynar. Bu yazıda, Türkiye’nin aylık ihracat rakamlarını analiz ederek ülke ekonomisine yön veren faktörleri inceleyeceğiz.

Türkiye’nin Aylık İhracat Rakamları:
Türkiye, dünya genelindeki ticarette önemli bir oyuncudur ve ihracatı ekonominin temel taşlarından biridir. Her ay açıklanan ihracat rakamları, Türkiye’nin dış ticaret performansını değerlendirmek için önemli bir araçtır. Bu rakamlar, genellikle dolar cinsinden ifade edilir ve farklı sektörlerin ihracattaki performansını gösterir.

Örneğin, tekstil, otomotiv, makine ve kimya gibi sektörler Türkiye’nin en önemli ihracat kalemlerindendir. Aylık ihracat rakamları, bu sektörlerin performansını izlemek ve belirli dönemlerdeki değişiklikleri analiz etmek için kullanılır. Özellikle pandemi gibi olağandışı dönemlerde, bu rakamların analizi, ekonominin sağlığı ve direnci hakkında önemli bilgiler sağlayabilir.

Aylık İhracat Rakamlarının Analizi:
Türkiye’nin aylık ihracat rakamlarını analiz ederken dikkate alınması gereken birçok faktör vardır. Öncelikle, hangi sektörlerin ihracatta öne çıktığına ve hangi ülkelere yapılan ihracatın arttığına veya azaldığına dikkat etmek önemlidir. Ayrıca, döviz kurlarındaki dalgalanmaların ve uluslararası ticaret politikalarındaki değişikliklerin ihracat rakamlarını nasıl etkilediğini de göz önünde bulundurmak gerekir.

Örneğin, doların değer kazanması Türkiye’nin ihracatını olumsuz etkileyebilir çünkü Türk malları diğer ülkelerde daha pahalı hale gelir. Benzer şekilde, belirli ülkelerle yaşanan siyasi gerginlikler veya ticaret anlaşmazlıkları da Türkiye’nin belirli pazarlardaki ihracatını etkileyebilir.

Ayrıca, iç talepteki değişikliklerin ihracat rakamlarını nasıl etkilediği de göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, iç talepteki artışlar belirli sektörlerin üretimini artırabilir ve dolayısıyla ihracatı da artırabilir.

Sonuç:
Türkiye’nin aylık ihracat rakamları, ülke ekonomisinin sağlığını ve uluslararası ticaret performansını değerlendirmek için önemli bir araçtır. Bu rakamların analizi, belirli sektörlerin performansını izlemek, dış ticaret dengesini değerlendirmek ve ekonomik büyüme trendlerini belirlemek için kullanılabilir. Ancak, bu analizler yapılırken dikkat edilmesi gereken birçok faktör vardır ve ihracat rakamlarının tek başına ekonominin tam resmini vermediği unutulmamalıdır.

DAHA FAZLA

BÜYÜK YILDIZ ABOUBAKAR.

Vincent Aboubakar, Kamerunlu bir futbolcudur. İşte Aboubakar’ın kariyeri hakkında bazı temel bilgiler:

Erken Kariyer:
Vincent Aboubakar, 22 Ocak 1992’de Kamerun’un Yaoundé şehrinde doğdu. Futbol kariyerine doğduğu ülkenin yerel takımlarından Coton Sport’ta başladı. Yetenekleriyle dikkat çeken Aboubakar, kısa sürede Kamerun’un genç milli takımlarında da forma giymeye başladı.

Profesyonel Kariyer:
Aboubakar, 2009 yılında profesyonel futbol kariyerine başladı ve ilk olarak Fransa’nın Ligue 2 takımlarından Valenciennes FC’de oynamaya başladı. Burada gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çekti ve kısa sürede Fransız futbolunda önemli bir isim haline geldi.

Daha sonra Aboubakar, 2014 yılında Portekiz’in ünlü kulüplerinden Porto’ya transfer oldu. Porto forması altında da etkileyici bir performans sergileyen Aboubakar, gol krallığı yarışında da önemli bir rol oynadı ve takımıyla birçok başarı elde etti.

Aboubakar’ın kariyerindeki bir diğer önemli durağı ise Türkiye’nin Beşiktaş kulübü oldu. 2016-2017 sezonunda kiralık olarak Beşiktaş’a transfer olan Aboubakar, burada da etkileyici bir performans sergileyerek takımının Süper Lig şampiyonluğunda önemli bir rol oynadı.

Kariyeri boyunca Aboubakar, milli takım formasını da başarıyla temsil etti. Kamerun milli takımıyla birlikte çeşitli uluslararası turnuvalarda mücadele etti ve milli takımının başarısında önemli bir pay sahibi oldu.

Vincent Aboubakar, güçlü fiziği, hızı ve gol vuruşlarıyla tanınan bir futbolcu olarak dikkat çekmektedir. Kariyeri boyunca birçok büyük kulüpte oynamış ve uluslararası arenada da kendini kanıtlamıştır.

DAHA FAZLA

Dış Ticaret Beklenti Anketi’nin 2021 Yılı 3. Çeyrek Beklentilerine İlişkin Sonuçlar Açıklandı

Ticaret Bakanlığı tarafından üçer aylık dönemler halinde uygulanarak Resmi İstatistik Programı (RİP) kapsamında yayımlanan Dış Ticaret Beklenti Anketi (DTBA), dış ticaretimize yön veren firmaların yakın geçmişe ve mevcut duruma ilişkin değerlendirmeleri ile gelecek döneme yönelik beklentilerini yansıtmakta olup, bu hususta gösterge niteliğinde olan endeksler üretilmesini sağlamaktadır.Endeksin 100’den büyük olması beklentilerin artış yönünde olduğunu, 100’den küçük olması beklentilerin azalış yönünde olduğunu, 100 olması ise değişim beklenmediğini göstermektedir.
2021 yılı 3. çeyrek İhracat Beklenti Endeksi 127,6 olarak gerçekleşmiştir. 1 – 17 Haziran 2021 tarihleri arasında uygulanan Dış Ticaret Beklenti Anketi sonuçlarına göre, İhracat Beklenti Endeksine dâhil edilen soruların yayılma endeksleri incelendiğinde, gelecek 3 aya ilişkin ihracat beklentisi, ihracat sipariş beklentisi ve şu anda kayıtlı ihracat sipariş düzeyine ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkilerken; son 3 aydaki ihracat sipariş düzeyine yönelik değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilemiştir.
2021 yılı 3. çeyrek İthalat Beklenti Endeksi 114,5 olarak gerçekleşmiştir. İthalat Beklenti Endeksine dâhil edilen sorulardan ithalat beklentisi (gelecek 3 ay), şu anda kayıtlı ithalat sipariş düzeyi ve son 3 aya ilişkin ithalat sipariş düzeyi sorularına yönelik değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken, ithalat birim fiyatı beklentisine (gelecek 3 ay) yönelik değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkilemiştir.

Dış Ticaret Beklenti Anketi 2021 3. çeyrek beklentileri
Kaynak: Ticaret Bakanlığı

DAHA FAZLA

Mobilya ihracatı yılın ilk yarısında 2 milyar dolarla rekor kırdı

Türkiye’nin mobilya ihracatı yılın ilk yarısında 2020’nin aynı dönemine göre yüzde 35 artarak 2 milyar doları aştı.

İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin verilerine göre, Türkiye’nin en yüksek oranda cari fazla veren sektörler arasında yer alan ve ihracatını her geçen yıl yükselten mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörü, ekonomiye katkısını artırarak sürdürüyor.
Yılın ilk yarısında sektörün ihracatı 2020’nin aynı dönemine göre yüzde 29 artarak 3,2 milyar dolara ulaştı. Yüzde 35 yükseliş gösteren mobilya ihracatı ise 2 milyar doları aşarak rekor kırdı.

Haziranda mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörü 614 milyon dolar, mobilya ise 387 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. En çok mobilya ihracatı yapılan ülkeler Irak, Almanya, ABD, İsrail ve Fransa olarak sıralandı. En çok ihraç edilen ürünler arasında çocuk karyolaları ve beşikler, çocuk odası mobilyaları, yemek odası ve oturma odası yer aldı.

“BÜYÜME UZUN YILLAR DEVAM EDECEK”
İstanbul Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, AA muhabirine verilere ilişkin yaptığı değerlendirmede, sektörün istikrarlı büyümesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Büyümenin daha uzun yıllar devam edebileceğini, sektörün uluslararası piyasalarda fırsatlar barındırdığını vurgulayan Güleç, “Ülkemizde ve tüm dünyada hızla devam eden aşılama çalışmaları sayesinde tüm piyasalarda toparlanma olacağını düşünüyoruz ve sektör olarak biz de yeni duruma hazırlık yapıyoruz. Öngörülerimiz, salgının olumsuz etkilerinin eylül ayı itibarıyla zayıflayacağı yönünde.” diye konuştu.

Güleç, Türk mobilyasının tasarım, kalite ve değerinde fiyatlama özellikleri ile tercih edildiğini kaydederek, şu açıklamalarda bulundu:
“Türk mobilyası uluslararası piyasada sekizinci sırada. Beşinci sıraya yükseltmek istiyoruz ve bunu çok rahat gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz. Tanıtım ve markalaşma desteğine ihtiyacımız var. Geçtiğimiz aylarda yaptığımız değerlendirmelerde mobilya ihracatının bu yıl 4 milyar dolara ulaşacağı öngörümüzü paylaşmıştık. Geçen bilgiler bizi doğruluyor. Mobilya üretiminde temel ham madde olan MDF ihracatı konusunda da bakanlığımız çözüm geliştirdi. Bu da elimizi güçlendirdi ancak başka etkenler devam ediyor.”

Güleç, son dönemde sünger, kumaş, elektrik, MDF, sunta gibi ham madde ve girdi fiyatlarında artış yaşandığını, bunun satış rakamlarına yansıyabileceğini sözlerine ekledi.

http://www.hurriyet.com.tr

DAHA FAZLA

Bakan Muş, İTO Meclisi’nin Temmuz Ayı Toplantısına Katıldı

Bakan Muş, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclisi’nin temmuz ayı toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’de ticaret, finans, turizm ve yatırımın kalbinin İstanbul’da attığını ve 2020 yılında İstanbul’un yüzde 49 pay ile 83 milyar dolar değerinde ihracat, yüzde 58 pay ile 127 milyar dolar değerinde ithalat yaptığını dile getirdi.

2020 yılında küresel ekonomide yüzde 3,3’lük tarihsel bir daralma yaşanırken, dünya mal ticaretinde ise yüzde 5,3’lük küçülme görüldüğünü aktaran Muş, salgının etkilerinin ağır yaşandığı bu zor yılın ardından, dünyada uygulanan genişletici para ve maliye politikalarının da etkisiyle 2020 yılının ikinci yarısından itibaren güçlü bir toparlanma görülmeye başlandığını söyledi.

Aşılamanın hızlanması ve 2021 yılına ilişkin öncü göstergelerle küresel ekonomide toparlanmanın devam ettiğini belirten Muş, “Küresel ekonomiye güçlü bir şekilde entegre olan ülkemizde, ihraç pazarlarımızdaki toparlanmanın katkısıyla büyümesini ivmelendirmeye devam etmektedir. Ülkemiz 2020 yılında pandemiye rağmen yüzde 1,8 oranında bir büyüme gerçekleştirmiştir.

2021 yılı ilk çeyreğinde ise net ihracat ve yatırımların katkısı ile yüzde 7 oranında büyüyerek, G-20 içinde Çin’den sonra en hızlı büyüme performansını sergiledik. İşte bu uyum sayesinde ülkemiz, salgının sosyal ve ekonomik hayat üzerindeki etkilerini hızla üzerinden atmaktadır. İlk çeyrekte ortaya koyduğumuz güçlü büyüme performansının ardından, ikinci çeyrekte de yüzde 20’ye yakın bir büyümeye ulaşacağımızı öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı.

İhracatta da ilk altı ayda, geçen yıla göre yüzde 40’lık bir artış gerçekleştiğini anımsatan Muş, “İhracatımız, son 12 aylık dönemde yaklaşık 200 milyar dolar seviyesine ulaşarak, Cumhuriyet tarihinin en yüksek tutarına ulaşmıştır. Öte yandan ihracatımız pandemi öncesi dönemi de büyük bir farkla geride bırakmıştır. Ayrıca yatırımlar, sanayide çarkların daha hızlı dönmeye başladığına ve iş dünyamızın artık salgın sonrası döneme hazırlandığına işaret etmektedir.” dedi.

– “E-ihracatla ilgili bizim de ciddi hazırlıklarımız söz konusu”

Salgının, iş dünyası başta olmak üzere birçok alanda köklü değişimleri beraberinde getirdiğini dile getiren Muş, özellikle dijitalleşmenin ivme kazanması, küresel tedarik zincirlerinde ortaya çıkan kırılganlık, tüketici tercihlerinde toplum sağlığı ve iklim değişikliği gibi hassasiyetlerin artması gibi birçok dönüşümün devam etmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkati çekti.

Bakan Muş, “Burada e-ihracatla ilgili bizim de ciddi hazırlıklarımız söz konusu. Burada bazı problemler var. Özellikle geri iade noktasında geri kabul merkezlerinin ve bunların gümrüklenmesiyle alakalı sorunlar yaşanıyor. Özellikle yılın ikinci yarısından itibaren buraya odaklanacağımızı ifade etmek isterim. Türkiye hak ettiği payı buradan alamamaktadır. Burada ciddi bir altyapı ve yatırıma girişmiş olacağız.” şeklinde konuştu.

Diğer yandan, 2021’de küresel toparlanmaya ilişkin olarak yeni mutasyonlu koronavirüsün yayılımı, aşı tedarikindeki sorunlar, artan kamu harcamaları ve borçlanmalarının yansımaları ile lojistik ve girdi maliyetlerinde belirgin artışlar olduğunu bildiren Muş, “Burada bizlere ve sizlere düşen ödev, bu riskler ve uzun vadeli değişimi iyi okumak ve stratejilerimizi ona göre belirlemektir. Örneğin, salgın süreciyle birlikte, Avrupa da dahil olmak üzere, gelişmiş ekonomiler alternatif tedarik merkezlerinin arayışı içine girmişlerdir. Küresel firmalar değişen risk algısı karşısında tedarik zincirinde belirli bir merkeze odaklanmak yerine, üretim yerlerini yakın bölgelere kaydırıp tedarik sürelerini kısaltmayı ve tedarik ağlarını çeşitlendirmeyi amaçlamaktadır.” dedi.

Çin-Avrupa rotasında konteyner fiyatlarının dört katına çıkmasının, bölgedeki birçok tedarikçiyi Türkiye’ye yönlendirdiğini dile getiren Muş, benzer şekilde, salgın sonrası dönemde çok hızlı bir talep toparlanmasıyla karşı karşıya kalınacağına inandığını ve Türkiye’deki üretici ve ihracatçıların bu fırsatları iyi değerlendirmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

– “AB üyeliği, Türkiye için stratejik bir hedef olmayı sürdürüyor”

Bakan Muş, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilere önem verdiğini ve bu minvalde AB üyeliğinin, Türkiye için stratejik bir hedef olmayı sürdürdüğünü dile getirdi.

“Hükümet olarak, AB ülkeleriyle temaslarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Ticaret Bakanı olarak görevi devraldığımdan bu yana birçok Avrupa ülkesinde mevkidaşlarımla bir araya gelerek ekonomik ve ticari ilişkileri ele aldık.” diyen Muş, şöyle devam etti:

“Zira, Avrupa Birliği’nin en büyük altıncı ticaret ortağı durumundayız. 2021 yılında AB’ye ihracatımızdaki artış sevindirici olmakla birlikte, ticari ilişkilerimizi daha öteye taşımak için hepimize büyük görevler düşüyor. Öte yandan temaslarımızda, AB’nin önümüzdeki yıllarda izleyeceği politikaların merkezinde yer alacak olan ‘Yeşil Mutabakat’ önemli yer tutmaktadır. Şüphesiz, ticaretinin yarısına yakınını AB ile gerçekleştiren bir ülke olarak Türkiye’nin sanayisini AB Yeşil Mutabakatı’na yönelik politikalarla bütünleştirmesi, kaçınılmaz bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Bu minvalde iş dünyamızı Yeşil Mutabakata hazırlamak ve bu dönüşümün ticari ve ekonomik yönden ortaya çıkaracağı yeni fırsatları değerlendirmek üzere, özel sektörümüzle yakın temas halinde çalışıyoruz. Bu bağlamda bir hazırlığımızın olduğunu ve yakın zamanda bir Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nin de hazırlıklarını sürdürdüğümüzü ifade etmek isterim.”

– “Her alanda gerekli adımlar hızla ve kararlılıkla atılıyor”

Hükümetin ekonominin normal işleyişine dönmesi için her alanda gerekli adımları hızla ve kararlılıkla attığını vurgulayan Muş, şunları söyledi:

“Ortaya koyduğumuz çaba ve kararlılık ile 50 milyon dozdan fazla aşı yapılmıştır ve bugün aşı tedariki konusunda Türkiye’de herhangi bir sorun yaşanmamaktadır Bu sayede, sosyal ve ekonomik hayatımız yeniden bir canlanma ve dinamizme kavuşmaktadır. İnanıyorum ki aşılamada yakaladığımız ivmenin de katkısıyla, başta turizm ve lojistik sektörlerinde olmak üzere, yakın vadede hizmet sektörümüzde de hızlı bir toparlanmaya şahit olacağız. Bildiğiniz gibi, pandeminin ülkemizde ortaya çıktığı ilk andan itibaren iş insanlarımızın ve ticaret erbabımızın yanında olduk. Bugüne kadar esnaf ve sanatkarlarımıza farklı destek paketleri altında önemli tutarlarda hibe ve indirimli krediler sağladık. Salgın döneminde bütçeden ve çeşitli fonlardan sunulan doğrudan desteklerin tutarı 150 milyarı lirayı aşmıştır. Kullandırılan ve ötelenen krediler ile vergi ve sosyal güvenlik primleri de dahil edildiğinde, 524 milyar dolarlık bir kaynağın kullanıldığını görmekteyiz.”

– “İhracatımızın menzili 2 bin kilometre”

Türk ihracatçısının uzun menzilli ihracatı sevmediğine dikkati çeken Muş, “İhracatımızın menzili 2 bin km . Vietnam’ın 8 bin km. Dolayısıyla biz uzak pazarlara iş dünyası olarak ihracatçı olarak çok gitmiyoruz. Bu anlamda yeni dönemde de stratejimizi belirleyeceğiz ve biz bu 2 bin kilometrenin dışına çıkmak durumundayız ki ihracatımızı arzu ettiğimiz seviyenin üzerine çıkarabilelim.” dedi.

Türkiye’nin dünya hizmet ticaretinde önemli bir oyuncu olduğunu belirten Muş, dün itibarıyla kurulan, Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü’nün hizmet ihracatını artırma yolunda çok ciddi katkılar sağlayacağını ve bu alandaki hedeflerin gerçekleştirilmesini kolaylaştıracağını dile getirdi.

– “Türkiye dış ticarette küresel ekonominin en önemli aktörlerinden biri”

Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu, sanayi altyapısı ve beşeri sermayesi sayesinde dış ticarette küresel ekonominin en önemli aktörlerinden biri olduğunu belirten Muş, sözlerini şöyle tamamladı

“Küresel ekonomide yaşanan tüm zorluklara rağmen, ekonomik verilerimiz, Türkiye ekonomisinin pandemi sürecinden güçlü bir çıkış sağlayacağına inancımızı artırmış, ülkemizin normalleşme sürecinde ekonomik olarak diğer ülkelerden ayrıştığını göstermiştir. Biz de Bakanlık olarak ortaya çıkan küresel eğilimleri doğru okuyarak sürdürülebilir büyüme, verimlilik ve rekabet için, Ar-Ge için, inovasyon için, yeşil dönüşüm ve dijitalleşmeye yönelik özgün politikalar geliştirmeyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Tüm sanayicilerimizi Kovid-19 sonrası dünya için hazırlıklarını bir an önce tamamlamaya çağırıyor, Bakanlığımız ve tüm ekonomi yönetimi olarak; bu çabalarınızda yanınızda ve tam destek olmaya devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.”

ticaret.gov.tr

DAHA FAZLA